Adres

Abdurrahmangazi Mah. Bennur Sok. No:3/1 Sancaktepe İstanbul

Telefon

+90 (216) 380 51 09
Çalışma Saatleri H.İçi 09.00-18.00

E-Posta

info@sancaktepeavukat.com.tr
info@selverakkoyunkorkmaz.av.tr

T.C.
YARGITAY

  1. Hukuk Dairesi
    Esas No: 2025/283
    Karar No: 2025/3731
    Karar Tarihi: 01-07-2025
    KİRACILIK SIFATININ TESPİTİ DAVASI – SALT TAHLİYE TAAHHÜDÜNÜN VARLIĞININ MAHKEME KARARI İLE TAHLİYE İLAMINA BAĞLANMADIĞI
    SÜRECE KENDİLİĞİNDEN KİRAYA VERENE AKDİ SONA ERDİRME HAKKI VERMEYECEĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI

    ÖZET: Somut olay değerlendirildiğinde; davaya dayanak yapılan ve hükme esas alınan … tanzim
    tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamakta olup,
    Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kiralananın niteliği itibariyle, 6098 sayılı Kanun’un konut ve
    çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümlerine tabii olduğu anlaşılmaktadır. Her ne kadar İlk Derece
    Mahkemesince; kira sözleşmesinin (…) maddesinde \” 10 yıllık süre dolduğu için …yılında ihaleye
    çıkılacağını kabul eder. Daha önce yüklenici ile yapılan sözleşmeler geçersizdir.\” düzenlemesine yer
    verilmiş olmakla, tarafların serbest iradesiyle hüküm altına alınan ve açık tahliye taahhüdü içeren işbu
    hükmün geçerli olduğu, kiracının … tarihi itibariyle kiracılık ilişkisinin sona ereceğini ve kiralananı
    boşaltacağını ihtirazi kayıtsız kabul ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de;
    sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkesi gereği, kiracının
    ancak 6098 sayılı Kanunda sınırlı sayıda sayılan tahliye nedenleri ile tahliyesinin istenebileceği, buna
    göre salt tahliye taahhüdünün varlığının, mahkeme kararı ile tahliye ilamına bağlanmadığı sürece
    kendiliğinden kiraya verene akdi sona erdirme hakkı vermeyeceğinin kabulü gerekir. Hal böyle olunca
    İlk Derece Mahkemesince; tahliye olgusunun tahliye ilamına bağlanmadığı ve taraflar arasında
    imzalanan yazılı kira sözleşmesinin süre sonunda 6098 sayılı Kanunun … maddesi uyarınca bir yıl
    süre ile yenilendiğinin kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile
    davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    (6098 S. K. m. 347) (6100 S. K. m. 371, 373)
    Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı
    ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne
    karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler
    incelenip gereği düşünüldü:
    I. DAVA
    Davacı vekili; müvekkilinin dava konusu kantini en son 18.09.2018 tarihinde imzaladığı kira
    sözleşmesi gereğince kiracı sıfatı ile kullanmakta iken, 02.07.2019 tarihinde dava konusu yer için
    davalı tarafça kantin ihalesi yapılacağını öğrendiğini, sözleşmenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu
    (6098 sayılı Kanun) hükümlerine tabi olup yasal olarak 1 yıl daha uzamış sayılacağını, ihalenin iptali
    için talepte bulunmasına rağmen sonuç alınamadığını, taşınmazın diğer davalıya yeniden kiraya
    verildiğine müvekkilinin taşınmazdan zorla tahliye edildiği ileri sürerek; kiracılık sıfatının devam
    ettiğinin tespiti ile uğramış olduğu zararların tazmini için şimdilik 10.000,00 TL tazminatın davalı
    kiraya verenden tazminini ile taşınmaza yapılan haksız el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep
    etmiştir.
    II. CEVAP
  2. Davalı Bakanlık vekili; davanın idari yargıda açılması gerektiğini, aynı konuda davacı tarafça açılan

    ve kesinleşen karar bulunduğundan kesin hüküm itirazları bulunduğunu, davacının 03.09.2007
    tarihinden bu yana dava konusu kantini işletmekte olduğunu, sözleşmenin mevcut kişi veya kişilerle
    yenilenme zorunluluğu bulunmadığını, sözleşme hükmü gereği davacının yeniden ihale yapılacağı
    hususunu kabul ettiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
    2- Davalı …; davaya cevap vermemiştir.
    III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
    İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı ve davalı İdare arasında
    2886 sayılı Devlet İhale Kanununa (2886 sayılı Kanun) göre yapılmış bir sözleşme ve ihale
    bulunmadığı, taraflar arasında en son 18.09.2018 tarihinde 1 yıllık kira sözleşmesi imzalandığı,
    sözleşmenin (25.) maddesinde; sözleşme hükümlerinin anlaşılarak imzalandığının 10 yıllık süreyi
    doldurduğu için 2019 yılı içinde ihaleye çıkılacağının ve kiracının bu durumu kabul ettiğinin açıkça
    düzenlendiği, sözleşmenin başlangıç tarihinin 18.09.2018 olduğu dikkate alındığında 2019 yılı içinde
    tahliyeyi açıkça kabul eden ve ihale yapılacağına ihtirazi kayıt koymayan kiracının, 18.09.2019 tarihi
    itibariyle kiracılık ilişkisinin sona ereceğini ve sözleşme konusu kantini boşaltacağını bilmediğini ileri
    sürmesinin hakkın kötüye kullanılması ve dürüstlük ilkesinin ihlali niteliğinde olduğu, davacı
    kiracının, sözleşmenin başında, dava konusu yapılan sözleşmenin son sözleşme olduğu ve 10 yılı aşkın
    süredir işletmeciliğini yaptığı kantinin, ihale suretiyle kiraya verileceğini açıkça kabul ettiği, davalı
    İdarenin bu taahhüde güvenerek ve sözleşme gereği olarak ihale tarihini 02.07.2019 tarihi olarak ilan
    etmesinin ve sözleşmenin bitiş tarihi olan 18.09.2019 tarihinden önce yeni kiracıyı tespit etmek
    istemesinin hayatın olağan akışına uygun olduğu, mevcut kiracı/davacının yeni yapılacak olan ihaleye
    girme hakkının bulunduğu, dava konusu yerin yapılan ihaleyle yeni kiracıya kiralanmış olmasında bir
    usulsüzlük bulunmadığı gerekçesiyle; davacının kiracılık sıfatının tespiti ve müdahalenin menni
    talebinin reddine, dava tarihi itibariyle kiracılık sıfatının bulunmadığının tespitine, kiracılık sıfatı
    bulunmayan davacının mahrum kalınan kâra ilişkin tazminat talebinin reddine, davalı … yönünden ise
    davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili istinaf
    başvurusunda bulunmuştur.
    IV. İSTİNAF
    Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; başvurunun esastan reddine
    karar verilmiş; karara karşı, davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.
    V. TEMYİZ
    A. Temyiz Sebepleri
    Davacı vekili; davanın esasına dair araştırma ve inceleme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi
    gerekirken eksik inceleme ve hatalı gerekçe ile davanın reddine karar verildiğini, istinaf başvurusunun
    dikkate alınmamış olmasının doğru olmadığını ileri sürerek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
    C. Gerekçe ve Değerlendirme
    Uyuşmazlık, kiracılık sıfatının tespiti ile kiralananın kullanılamaması nedeniyle oluşan zararlarının
    tazmini istemlerine ilişkindir.
    Kira sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerden olup, kiracı, kira bedelini ödemekle,
    kiraya veren ise kiralananı kullanıma uygun bulundurmakla yükümlüdür.
    Kiralananın konut veya çatılı iş yeri olması durumunda, kira sözleşmesi; süre bitimi ile sona ermeyip,
    6098 sayılı Kanun’un 347. maddesine göre kiracı, kira süresinin bitiminden en az onbeş gün önce
    bildirimde bulunmadıkça, aynı şartlarla bir yıl yenilenir. Bu nedenle konut ve çatılı iş yeri kiralarında
    kira sözleşmesi; tarafların ortak iradeleri ile son bulmadığı takdirde, ancak Kanunda belirtilen

    nedenlere dayalı olarak açılacak tahliye davası sonucunda verilecek mahkeme kararı ile mümkün
    olacaktır. Konut ve çatılı işyeri kiralarına tabi taşınmazlarda tahliye davası açılabilecek haller ise,
    sınırlı sayıda olup, akdin feshi ve tahliye davası açma koşullarının bulunması durumunda bile
    mahkeme kararı ile tahliye ilamı alınmadığı sürece akdin sona erdiğinden söz edilemez ve kiraya veren
    tarafından tek taraflı olarak yapılan fesih hukuki sonuç doğurmaz. Kiracının bulunduğu yerden
    tahliyeye zorlanması hukuken mümkün değildir. Tahliye tarihine kadar kiracının kira bedelini ödeme
    yükümlülüğü, kiraya verenin ise kiralananı kullanıma elverişli bulundurma yükümlülüğü devam
    edecektir.
    Yukarıda yer verilen bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davaya dayanak yapılan ve
    hükme esas alınan 18.09.2018 tanzim tarihli ve 1 yıl süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında
    uyuşmazlık bulunmamakta olup, Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere kiralananın niteliği
    itibariyle, 6098 sayılı Kanun’un konut ve çatılı işyeri kiralarına ilişkin hükümlerine tabii olduğu
    anlaşılmaktadır. Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince; kira sözleşmesinin (25.) maddesinde \” 10
    yıllık süre dolduğu için 2019 yılında ihaleye çıkılacağını kabul eder. Daha önce yüklenici ile yapılan
    sözleşmeler geçersizdir.\” düzenlemesine yer verilmiş olmakla, tarafların serbest iradesiyle hüküm
    altına alınan ve açık tahliye taahhüdü içeren işbu hükmün geçerli olduğu, kiracının 18.09.2019 tarihi
    itibariyle kiracılık ilişkisinin sona ereceğini ve kiralananı boşaltacağını ihtirazi kayıtsız kabul ettiği
    gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de; sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund
    Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkesi gereği, kiracının ancak 6098 sayılı Kanunda sınırlı sayıda
    sayılan tahliye nedenleri ile tahliyesinin istenebileceği, buna göre salt tahliye taahhüdünün varlığının,
    mahkeme kararı ile tahliye ilamına bağlanmadığı sürece kendiliğinden kiraya verene akdi sona erdirme
    hakkı vermeyeceğinin kabulü gerekir.
    Hal böyle olunca İlk Derece Mahkemesince; tahliye olgusunun tahliye ilamına bağlanmadığı ve
    taraflar arasında imzalanan yazılı kira sözleşmesinin süre sonunda 6098 sayılı Kanunun 347. maddesi
    uyarınca bir yıl süre ile yenilendiğinin kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı
    gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
    VI. KARAR
  3. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge
    Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1 maddesi uyarınca
    ORTADAN KALDIRILMASINA,
  4. İlk Derece Mahkemesi kararının aynı Kanun’un 371. maddesi uyarınca davacı yararına
    BOZULMASINA,
    Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine,
    Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine
    gönderilmesine,
    01.07.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Paylaş

Son Yazılar

Bize Mesaj Gönderin

Scroll to Top
Whatsapp Destek
Merhaba Nasıl yardımcı olabiliriz?
Merhaba
Nasıl yardımcı olabiliriz?