T.C.
YARGITAY
- Hukuk Dairesi
Esas No: 2024/9060
Karar No: 2025/5953
Karar Tarihi: 17-06-2025
BOŞANMA DAVASI – BOŞANMAYA SEBEBİYET VEREN OLAYLARDA TARAFLAR EŞİT KUSURLU OLUP EŞİT KUSURLU EŞ YARARINA MADDİ VE
MANEV TAZMİNATA HÜKMEDİLEMEYECEĞİ – HÜKMÜN BOZULMASI
ÖZET: Boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu olup, eşit kusurlu eş yararına maddî
ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı-davalı kadın yararına 4721 sayılı Kanunu’nun …
maddesinin … fıkrası koşulları somut olayda gerçekleşmemiştir. O halde, kadının maddî ve manevî
tazminat isteğinin reddine karar vermek gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak ilgili
şekilde kadın lehine maddî ve manevî tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
(6100 S. K. m. 38, 370) (4721 S. K. m. 174)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince
verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı- davalı kadın vekili tarafından birleşen
davanın kabulü, evliliğin iptali talebinin reddi, kusur belirlemesi, reddedilen nafakalar, hükmedilen
tazminatların miktarı, yargılama gideri ve vekâlet ücreti yönünden; davalı- davacı erkek vekili
tarafından ise kusur belirlemesi, hükmedilen ve reddedilen tazminatlar ile reddi hakim talebi yönünden
temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme
sonucunda;
1.Davalı-davacı erkeğin reddi hakim talebine yönelik temyiz dilekçesinin incelenmesinde;
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) öngördüğü yargılama sistemine
göre İlk Derece Mahkemesinin kesin olmayan kararına karşı önce istinaf yoluna başvurulabilmektedir.
İstinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, başvuran tarafın istinaf başvurusunun usulden
ya da esastan reddine karar verilebilir veya İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm
kurulabilir. Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı, istinaf başvurusu reddedilen tarafın
ya da istinaf incelemesi sonucunda İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeni hüküm kurulması
hâlinde aleyhine karar verilen tarafın temyiz hakkı bulunmaktadır. Başka bir deyişle istinaf
başvurusunun reddi hâlinde Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı temyiz hakkı sadece istinaf
başvurusu reddedilen tarafa ait olup bu hâlde İlk Derece Mahkemesi kararını istinaf etmeyen tarafın
temyiz hakkı bulunmamaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, erkek vekilince istinaf dilekçesinde reddi hakim talebi ileri sürülmemiş olup,
kaldı ki reddi hakim talebi 6100 sayılı Kanun’un 38 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen sürede
de ileri sürülmemiştir. Bu nedenle erkeğin buna ilişkin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi
gerekmiştir.
2.Davalı-davacı erkek vekilinin reddedilen yön dışındaki yönlerden, davacı-davalı kadın vekilinin ise
tüm yönlerden gerekli şartları taşıdığı anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve
Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği
düşünüldü;
a)Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere,
uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava
şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre davacı-davalı kadının tüm,
davalı-davacı erkeğin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde
görülmemiştir.
b)Davacı-davalı kadın tarafından evliliğin butlan sebebiyle iptali, kabul edilmemesi halinde evlilik
birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle tarafların boşanmalarına ve fer’îlere karar verilmesi talebiyle
dava açılmıştır. Davalı- davacı erkek tarafından ise birleşen dava ile evlilik birliğinin temelinden
sarsılması sebebiyle boşanma talep edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesinin eksik inceleme nedeniyle verdiği iki kaldırma kararından sonra İlk
Derece Mahkemesince verilen son kararda birliğin sarsılmasına sebebiyet veren olaylarda, erkeğin
annesinin evlilik birliğine sürekli müdahale etmesi ve erkeğin bu duruma sessiz kalması, kadına karşı
cinsel yönden soğuk ve ilgisiz davranması, her ne kadar alınan sağlık raporlarında her iki tarafta da
cinsel yönden organik bir problem bulunmasa da taraflar arasında erkekten kaynaklanan sebeplerle
cinsel ilişki yaşanmaması nedeniyle erkeğin ağır kusurlu; erkeğin ailesi ve çevresi yanında erkek
hakkında küçük düşürücü ve rencide edici sözler söylemesi nedeniyle kadının az kusurlu olduğu
gerekçesiyle her iki davanın kabulüne, tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle
boşanmalarına, kadının evliliğin butlan nedeniyle iptali talebinin reddine, kadının nafaka taleplerinin
reddine ve kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmiştir. Her iki tarafın kararı istinaf
etmeleri üzerine Bölge Adliye Mahkemesince tarafların istinaf taleplerinin ayrı ayrı esastan reddine
karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Mahkemece her ne kadar boşanmaya sebebiyet veren olaylarda erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğu
kanaatine varılmış ise de; erkeğe yüklenen annesinin evliliğe müdahalesine sessiz kalması vakıası
kadın tarafından ispatlanamamış olup, dosyaya sunulan mesaj kayıtlarından kadının, erkeğin annesi ile
irtibat halinde olma isteğinde olduğu anlaşılmakla, bu durumun erkeğe kusur olarak yüklenmesi
hatalıdır. Somut durumda, erkekten kaynaklanan sebeplerle taraflar arasında cinsel ilişki yaşanamadığı
ve kadının erkeğin ailesinin yanında “Halil erkek değil, yapamadı” şeklinde rencide edici ve küçük
düşürücü şekilde konuştuğu sabittir. Gerçekleşen bu durum karşısında tarafların evlilik birliğinin
sarsılmasına neden olan olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Hal böyleyken yanılgılı kusur
belirlemesi ve değerlendirme sonucu erkeğin ağır, kadının az kusurlu olduğunun kabulü doğru
olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
c)Yukarıdaki paragrafta açıklandığı üzere boşanmaya sebebiyet veren olaylarda taraflar eşit kusurlu
olup, eşit kusurlu eş yararına maddî ve manevî tazminata hükmedilemez. Davacı-davalı kadın yararına
4721 sayılı Kanunu’nun 174 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkrası koşulları somut olayda
gerçekleşmemiştir. O halde, kadının maddî ve manevî tazminat isteğinin reddine karar vermek
gerekirken, hatalı kusur belirlemesinin sonucu olarak yazılı şekilde kadın lehine maddî ve manevî
tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin reddi hakim talebine yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2.Davalı-karşı davacı erkek vekilinin diğer, davacı-karşı davalı kadın vekilinin tüm temyiz itirazlarının
incelenmesine gelince;
a.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin
Bölge Adliye Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar
yönünden erkek yararına ORTADAN KALDIRILMASINA,
b.İlk Derece Mahkemesi kararının kusur belirlemesi ve kadın lehine hükmedilen tazminatlar yönünden
erkek yararına BOZULMASINA,
c.Davacı-davalı kadın vekilinin tüm, davalı-davacı erkek vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi ile
temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma kapsamı dışında kalan temyize konu
bölümlerinin 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazlı temyiz giderinin ….’ya yükletilmesine,
Peşin alınan harcın istek halinde yatıran ….’e iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
17.06.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. (¤¤)